Efe felaket zamanında güçlüdür; kuvvetli, kudretli zamanında değil… Ateş içinde gezer. Kalıbını değiştirmez; çünkü altındır, mum değil… Dertlerin sohbet dostudur; zevk âlemlerinin değil… Zamanı zaman içinde bulur; beklemekte değil… Yönünü elem rüzgârına çevirir; sırtını değil…Yüreğiyle ağlar; gözleriyle değil… Namus korunması gereken kaledir; taş parçaları değil… Kırılmayı ruhuna yazmıştır; eğilmeyi değil… Zamanın tabiatında bir alçaklık varsa, bundan nasibi hiçtir; hissedar değil… Derdi, içindeki ay gibidir; gökyüzündeki güneş değil… Sırrı daima örtülüdür; açık değil… Hislerini içine yatırır; meydana değil… Üzüntü, çocuğu ölen annenin gözyaşlarından daha sıcaktır; hevesi değil…Şaka olsun, ciddi olsun söz kapısını kapalı tutar; açık değil… Yeterli olan kısa sözdür; altın külçesi değil…Asrının son efesi Kozalaklı Mehmed Efe, bu ‘‘Efe Kanunları“nın neresinde? Kararı okuyucular verecek; fakat Prof. Dr. Sayın Muhsin Hesapçıoğlu`nun dediği gibi “Bahtsız bir efe.”Efe romanlarının biricik yazarı üstat Sabahattin Burhan`ın akıcı üslubu, nefis Türkçesiyle kaleme aldığı bu kitabı soluk soluğa okuyacaksınız. Büyük emeklerle yazılan eser için yazara müteşekkir kalacaksınız. .