Volkan Konak’ın hayatını anlatırken, çevresindeki sosyo-ekonomik ve siyasi gelişmeleri de irdeleyen bu biyografik eser, günahları ve sevaplarıyla -aleni aleni- bir insan ve dönem portresidir. Topluma mal olmuş bir müzik ve sanat adamının, çıktığı coğrafyadan ulusal iklime entegre oluşunu anlatırken; yaşadığı gelişimleri, değişimleri, dönüşümleri merkezine alır, sözünü sakınmaz. Aynı kitapta bahsi geçen Volkan Konak gibi; söyleyeceği varsa söyler, birileri incinir diye doğru bildiğini haykırmaktan çekinmez. Onun o kısa, onun o uzun yaşam serüveninde ülkenin değişimsel bir fotoğrafını objektif olarak çekerken, geleceğe küçük de olsa hümanist bir iz bırakmaya çalışır. Bir zamanlar öyküsünü menevişli dağlarından, türküsünü Karadeniz’in susmak ve durmak bilmeyen burgaçlı dalgalarından alan bir çocuğun erkenci vedasının hüznüyle damıtılmış ve ona ulaşamayacak olmanın garip, yetim bir hüznüyle bitirilmiş olsa da bu kitap; göklerde yalnız bir kartal gibi olanların, elbet kargalar gibi sürüyle uçup devleri yendiği bir hikâyeye muhakkak evrilir.