“Kışkırtıcı ve özgün, kesinlikle peşine düşmeye değer bir kitap.” – Publishers Weekly Doğayla kurduğumuz ilişkinin kökenlerine inmek, modern Batı düşüncesinin dünyayı nasıl kavradığını ve bunun nasıl bir tahribata yol açtığını görmek için kadim bilgeliğe mi dönmemiz gerekir. Vahşi Zihin Vahşi Doğa tam da bu sorunun peşine düşen, insanın ve doğanın birbirinden ayrı olmadığı, aksine tek ve bölünmez bir bütünün parçaları olduğu fikrini merkezine alan bir kitap. Çin şiiri ve felsefesi üzerine yaptığı çevirilerle National Translation Award ve PEN American Translation Prize gibi layık görülen David Hinton, bu çalışmasında da yine Kadim Çin’in Taoist-Chan düşüncesi ve şiir geleneğini merkezine alarak Batı’nın insan-merkezli dünya görüşüne bir alternatif sunuyor. Batı düşüncesinin doğaya hükmetme anlayışının, Hristiyanlık sonrası seküler dünya görüşünde bile köklü bir şekilde varlığını sürdürdüğünü ve bunun insanın yeryüzüyle olan derin bağını kopardığını vurguluyor. Ona göre, Hristiyan teolojisinin doğayı insan merkezli bir şekilde ele alması, insan ile doğa arasında bir düalizm oluşturmuştur. İnsan ile doğa arasında inşa edilen bu sunî dualizm, ekolojik krizin temel kaynaklarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Hinton’a göre bu ayrım aşılmadan, yani insan kendini doğaya içkin bir unsur olarak yeniden tahayyül etmeden, gezegenin yaşadığı yıkım durdurulamaz. Modern dünyanın içine sıkıştığı insan-merkezli bakış açısını sorgulayan Vahşi Zihin Vahşi Doğa, bizi yepyeni – ya da belki de kadim – bir anlayışa davet ediyor